Nedir bu İK?
Kimine göre baş belası, kimine göre gereksiz bir departman bozması, kimine göre ise kurumsal yapının olmazsa olmazı.
İçi kan ağlasa bile; hiçbir şey yokmuş gibi işlerine devam eden, hatta gülümseyen çalışanların olduğu departmandır İnsan Kaynakları.
Hem iyi hem de kötü polisi oynayan; işe girişlerde pek sevilen, uyarıyı ihtarı alınca nefret edilen departmandır.
Zam olmaz; “İK patronun adamı”, yemek beğenilmez; “İK işini yapmıyor” lafları, yönetici – çalışan arasında arayı bulmak için İK dil dökme turları…
Ama gel gör ki “ne iş yapıyor ki zaten bu İK” dedikoduları…
Hem çalışanı düşünür hem de şirketi düşünür ama yine de kıymetini bileni bulmak zordur.
Çalışanlara sorsan “patronun adamı” patrona göre; “yasal işleri yapması yeterli bir departman olsun yeter” düşünce yapısı.
Belki insanlar için inanması zor ancak, şık giyinip plaza koridorlarında topuk sesleriyle, bilezik- küpe şıngırtılarıyla salınmaktan daha fazlasıyız.
Mülakatlarda adaylarla sohbet etmekten, bordro yapıp maaş ödemekten, arada bir şirket yemeği düzenlemekten çok daha farklı işler yapıyoruz.
Bordro ve yasal süreçler dışında “Boş İşler Departmanı” olarak görülmekten çok ama çok daha fazlasıyız.
İnsan Kaynakları gerçekten isminin hakkını veren; insan kaynağını en verimli ve etkin şekilde kullanan, pozitif insanlar yaratan departman olmalıdır.
Başka bir deyişle İnsan Kaynakları eskiden, yani “Personel Birimi” denilen dönemlerde sadece içeriden dışarı bakıyordu.
Şimdiyse dışarıdan da içeri “aday” ve “çalışan” gözüyle bakabiliyor.
Bu da yepyeni bir ortak bakış açısı katıyor: Stratejik İnsan Kaynakları.
Geleneksel Personel Birimleri, şirket içinde olan bitenden en son haberdar olan, personelin sadece işe giriş-çıkış işlemlerinde varlık gösteren bir birimdi.
Bugünkü Stratejik İnsan Kaynakları ise çalışanların yer aldığı tüm süreçlerde onlarla birlikte varlık gösteriyor, şirket içindeki önemli kararlara yön veriyor.
Tabi bunun için şirketler, yöneticiler ve çalışanlar ne kadar şans veriyor İK’ya?
İK’ya bu şansı vermeyip sadece personel birimi olarak kalmasını sağlayarak, sonrasında “aaaaaa İK ne iş yapıyor ki?” demek haksızlık değil bu çilekeş insanlara?
İnsan Kaynakları, Personel Biriminden dönüşerek bu konumunu kolay elde etmedi.
Bu yüzdendir mücadeleleri, emekleri, değer görmek istemeleri.
İK işini seven, saygı duyan, sahip çıkan, sorumluluk alan bir departmandır.
Empati kuran, enerjik olan, ekip çalışmasına inanan ve etik olan bir departmandır.
Umarım bir gün herkes ezber bozar ve İK’ya olan negatif algılarını kırar!
Yesim Akdeniz